Translate

14 Mayıs 2007 Pazartesi

IVF VE YAŞADIKLARIMIZ







Tıp Dilinde IVF deniyor. Açılımı (İn Vitro Fertilization),tüp bebek.
Çider Derneği’ ne internet üzerinden ilk kaydolduğum zaman konuşmalar, okuduklarım bana o kadar yabancıydı ki bakıyordum fakat anlamıyordum. Biran gözüm korkmuştu. Konuşmaların hepsi tıp dilindeydi sanki. Doktor sohbetlerinde veya kendi aralarındaki yazışmlarada “ FSH kaç? Sana E2 yapıldı mı? Falanca testin sonucu ne oldu?, rahim filminde ne bulundu?....” aman Allahım ben bir şey anlamıyordum, bilmiyordum. Zamanla FSH ve E2’nin ne olduğunu, rahim filminin ne zaman çekildiğini ve bir sürü teknikle donanmış buldum kendimi. İşin ilginçi bunları öğrendiğimi bile farketmeden, bir anda okuduklarım bana tamamen bildik gelir olmuştu. Hala öğrenmeye devam ediyorum aslında. Geçen eşim, anlattığım birşeyden etkilenip bana, Endometriozis Kistinde oluşan tüp tıkanıklığı ile ilgili bir soru sordu; Ona durumu öyle bir anlattım ki, konunu sonunda kendim bile şaşırmıştım. Vay be dedim kaptım ben bu işi J)))

Bebek özlemi duyuyoruz, uğraşıyoruz ama bebeklerimize kavuşamıyoruz. Hepimiz özünde farklı farklı sorunlar yaşıyor ama hepimiz aynı duyguları yaşıyoruz. Farkettiyseniz benzer demedim, TAMAMEN AYNI. Bazen bu aynılık bizi bile şaşırtıyor. Yaşadıklarımız içinde aynı şeylere tepki gösteriyoruz, aynı şeylere üzülüyoruz, aynı şeylere mutlu oluyoruz.... Birbirimizi sorgulamadan, yargılamadan .....
Yaşadıklarımıza birlikte üzülüyor, birlike seviniyoruz.

Forumlarda birbirimize destek oluyoruz, birbirimizle paylaşıyoruz, birbirimizden öğreniyoruz. Hep sorunlarımızı paylaşmıyoruz tabiki; gülüyoruz, eğleniyoruz da ama bizler aynı şeylerin yaşanmışlığından birbirimizi tanıma evresini o kadar hızlı geçiyoruz ki anlatması zor.....
Hiç bilmediğimiz bir şehre giderken forumlardan bilgi edindiğimiz arkadaşımızla buluşup, sanki 40 yıllık dost gibi sohbet edip. Tatil programını bile birlikte yapacak kadar ilerletebiliyoruz ve bunu sadece bir buçuk güne sığdırıyoruz.....Ve o hiç tanımadığınız kişi sizi kendi ailesinde, aileden biri gibi ağırlıyor. (Trabzonlu arkadaşıma çok teşekkür ederim.)

Aslında olayın en hassas, en hasarlı bölümü ilk öğrenmede ortaya çıkıyor. Şiddetli bir şok, kabullenmeme dönemi (kimileri için), belirsiz ve bilinçsiz yapılan arayışlar, mücadeleye başlayış ve çok şanslı iseniz kazanış. Ama genel anlamda ilklerde bebeğini kucağına alanımız o kadar az ki ....

Genelde deniyoruz, araşıtırıyoruz, tekrar deniyoruz, tekrar araşıtırıyoruz, en ufak bir umut olacak kırıntıyı bile öğreniyoruz, bir çok konuda uzmanlaşıyoruz; bitkisel kürler, hangi bitkinin neye yaradığını, sağlıklı beslenmeyi, pozitif düşünceye sahip olmayı, bilinç altını, duaları ...vs aklınıza gelebilecek herşeyi....

Her deneyiş yıkıcı bir darbe kalbimize atılan. Bitmek bilmeyen 10 gün sonunda negatif haberiyle kendimize ağlayacak, yanız kalacak yerler arıyoruz. Ruhumuz zedeleniyor, başaramamanın verdiği yükle eziliyoruz. Sevdiğimiz kişeye bizden bir parça ortaya koyamamın ezliği bu tabii bir ölçüde ya da torun isteyen anne ve babalarımızı mutlu edememenin ezikliği ya da tanıdıklarınız çocuk sorduğunda vereceğiniz cevabın ezikliği, minik bir bebek gördüğünüzde vereceğiniz tepkinin ezikliği, arkadaşınız hamile kaldığında sizin kalamamışlığınızın ezikliği..... bu böyle uzayıp gidiyor aslında. Dedim ya konu da, biz de çok hassasız.

Tabi tedavi boyunca hormonlarımızın dengesi bozuluyor, vücudumuza müdahale ediliyor... içimizde doğal yollardan olması gereken, bizde dışardan ilaçlarla, laboratuvar ortamında oluşuyor kolay değil tabi...

Çoğu zaman verdiğimiz kararlar arasındaki yanlışlıkları sorgularken buluyoruz kendimizi, seçimlerdeki yanılmalar bizi üzebiliyor. Kariyer için uğraşırken birden hamile olamayacağımızı öğreniyoruz, geç kalmış olabileceğimizi düşünüyoruz ya da evliliğin başındaki bebek kayıplarımıza daha çok üzülür durumda buluyoruz kendimizi ya da evliliğim otursun derken geç kalmış olabileceğimizi farkediyoruz ya da keşke daha erken evlenseydikler....

Ortak yaşanmışların içinde doktorlar, komşular, aileler ve eşler geliyor.

Genel anlamda eşlerden yana çok şanslıyız. Çoğumuzun eşi bu konuda destekçi ve çok hassas davranıyorlar. Çoğu zaman birbirimiz üzmemek adına acılarımızı dışarı vurmuyoruz. Bir çocuk gördüğünde ne düşünüyordur, o baba veya anne olmayı hakediyor diyoruz, bazen de yiyoruz kendi kendimizi ama büyük sınavlar veriyor evliliklerimiz. Genelde mutlu evlileriz biz.

Doktorlardan yana da çok dertliyiz; doktorların bizlere dolar dolar bakmasına dayanamıyoruz. Benim edindiğim izlenim şu yönde bir durum varken hepsi ağız birliği yapıyor ve birbirini destekliyor, desteklemese bile yorum yapmıyor sonuçta aynı branş, camia aynı hepsi genel anlamda birbirinden haberdar, birbirlerini takipci. Zaten hasta ondan memnun olmasa öbürüne gidiyor. Sonuç itibariyle birbirlerinden bir şekilde haberdar oluyorlar bu hasta yoluyla da olsa.... Sözümüz tabi meclisten dışarı arada melek doktorlarımız da var. Yaşananlar o kadar duygusal, o kadar hassas ki zaten bunu anlayan ve gören doktorlar isim yapıyor ve bunları sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor maalesef. Bir süre sonra hasta olan biz bulunduğumuz şehirde, hangi hastanede, hangi doktor neler yapıyor, nasıl davranıyor öğreniyoruz. Aslında bu sorun da zaman içinde öğrenilerek aşılıyor. Tabi olayın bir de maddi boyutunu unutmamak lazım.

Aileler mi? Aslında onlar da bizler kadar üzülüyorlar. Belki de daha çok. Onların durumu kabullenmesi, bizden daha zor oluyor. Bazılarımız üzülmesinler diye ailelerine bile bu konuyu açmıyorlar. Onlar hadi bebek istiyoruz diyince bir sürü oyalama lafı ile geçiştirmeler oluyor, bir de büyük bir acı. Mesela bize hamileliğini açıklayan arkadaşımız veya kardeşimize yarım ağız tebrik edip, ağlayacak bir köşe buluyoruz.

Aileleri bilenler ise ayrı bir durum; bir bakıyorsunuz sizden daha çok üzülen çok sevdikleriniz, kimisi bunu bir dönem sır gibi saklamak istiyor ama durum onlar içinde o kadar zor ki, muhakkak bir konuşmanın içinde buna benzer bir konu görülürse başlıyorlar konuşmaya, sormaya, öğrenmeye....Kimileri problem yokmuş gibi davranıyor, sanki bizim problemimiz yok, hassaslığımız yok ya da kafamızı yastığa her koyuşumuzda düşünülecek ve üzülecek birşey yokmuş gibi. Tabiatın bize verdiği annelik veya babalık güdüsününden eksik olarak yaşıyoruz. Biz bu konuyu o kadar hassas algılıyoruz ki öbür geline hamile olduğunda gösterdiğiniz ilgi belki de bizi eziyor, üzüyor. Kimilerimizin ailesi yakın çocuk kimi bulursa topluyor etrafımıza çocuk özlemimiz geçsin diye .....
Aslında onlar da nasıl davranacaklarını bilemiyorlar. Zamanla bu sorunu da karşılıklı hamlelerle öğrenip durumu atlatıyoruz.

Ama en çok uzak çevremizden dertliyiz sanırım, komşularımızın, aile dostlarımızın ya da çalıştığımız firmadaki hiç muhabetimiz olmayan ama soran, sorgulayan durumundan. Olanlardan şikayetciyiz. Hamile kalamadığınızı söyleseniz çözüm üretiyorlar ya da çok basit birşeymiş gibi davranıyorlar. Saklasanız on saat nasihat çekiyorlar.
İşte bizden yaşanmışlıklar

Birgün yolda bir tanıdığıma rasladım ve bana çocuk sordu, artık bıkmıştım bu sorudan ve ona cocuğum olmuyor dedim sanki bu beni konudan uzaklaştıracaktı, bunu söyleyerek konuşma başlamadan bitecekti. Karşımdaki kişi bana tup dene dedi, denedim olmadı dedim biraz şaşkın, biraz aptalaşmış birşekilde. Birdaha dene....vs bu konuyu yol ortasında konuşmak istemiyordum ama karşımda da tam bir......

Dün akşam meraklı bir arkadaşımı tersledim. Bana telefonda “eee nasıl gidiyor?” dedi. Ben anladım neyi sorduğunu. "bebek konusunu soruyorum" dedi. Ben bişey olursa söylerim dedim.üstelemedi. Ama bir de "sen kafaya çok takıyorsun" diye yorum yapan patavatsızlar da var.

işe giderken serviste sürekli uyuyordum yorgun olduğum bir dönemdi. Birgün bayanın biri servisten başka bir arkadaşa çocuğu var mı diye sormuş. O da yok deyince ne biliyim sürekli uyuyorda gece çocukla uğraşıyor sandım demiş. Önce sinirlendim neler düşünüyor bu insanlar diye sonra keşke bana sorsaydı dedim içimden. Şöyle bir hayal kurdum. Kadın geliyor bana diyor ki "senin çocuğun mu var?” yoooo. "ne biliyim sürekli uyuyorsun da serviste gece çocukla ilgileniyosun sandım bende" diyor. Bende "yok arkadaşım biz sabaha kadar çocuk yapmak için uğraşıyoruz bu nedenle ben uyuyamıyorum geceleri" diyorum ve suratının alacağı şekli düşünüp gülmekten yerlere yatıyorum.

Maalesef insanlar patavatsız. Bana da her ortamda olur olur üzülme, Allah sana da verir, takma kafana diyorlar, daha ağzımı açmadan. Artık insanlara kibarca “bu konuları konuşmuyoruz artık” diyorum. Aslında kime neeeeeeeeeeeeeeee

Sonuçta aramızda her ay hamile olanlara seviniyor, bir sonrakinin kendimiz olmasını diliyoruz. İlginç olan hiç fesatlanmıyor ya da kıskanmıyoruz, sanki kendimiz olmuşcasına mutlu oluyoruz. Sonuçta aramızdaki her hamilelik bizim umudumuzu filizlendiriyor, yeşertiyor.

Ve biz kimmiyiz?.... Birbirine destek olan kocaman bir aileyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlarınız