Translate

9 Mart 2010 Salı

Çıtır Kızlar İlk Buluşma...


Dış Gebelik olayından sonra gene dernek sitesine yoğun bir şekilde girmeye başlamıştım. Sonuçta beni onlardan başka kim tam olarak anlıyabilirdi ki...
Ancak tanıdığım kimse kalmamış ben aynı konuları görmekten bıkkın... Neyse, bir hesapladım ki yaş olmuş 35 "AMANINNNNNNN... gerçekten olmuş mu o kadar?" diye düşünmeden edemedim. Bir baktım Gruplar içerisinde 35 yaş ve üstü bir grup var hemen takip etmeye başkadım. Nede olsa bu konuda en tecrübelilerin platformuydu:)))

Grup bana pek iyi geldi. Sürekli aynı şeyleri yaşamış olmanın verdi olgunlukla grupta muhabet almış başını gidiyor. Başladık yazışmalara benim 3. tedaviye başlama sürecime denk geliyor nerdeyse, hep arka arkaya tedavilere girip hüsranla çıktık gene:((

Birmizin başarısızlığı diğerini etkiledi ve şuan hepimiz nerdeyse kendi dünyamıza dalmış durumdayız. Sanki bu konuyu düşünmesen konu seni bırakıyor gibi...

Neyse biz tedavilerden önce buluşmaya karar verdik. Bir arkadaşımız yurtdışına evine dönücekti ve o gün bir toplantı ayarlanmıştı. Herkes benden daha eski daha samimi neyse "ben de gideyim değişiklik olur" diyip gittim. Sıkılma ihtimaline karşıda" bir bahane uydurur "kaçarım dedim. Sonuçta kimseyi tanımıyordum. Koşuyolunda buluştuk. Herkes tahmin ettiğimden daha tatlıydı. Bir kafeye gidip uzun uzun sohbet ettik sanki kırk yıllık arkadaşlarmış gibi ve o günümüm inanılmaz güzel geçti ve sanırım hepimiz için öyledi. Bir grup eve erken dönsede üç kişi birbirimizden hiç ayrılamadık. Kalktık Sultanahmete gittik orda yemek yedik, tatlıcıda kahve içtik ve hep beraber akşamı ettik. Ben eve erken gelmeyi bırak gece 10'da geldim eşim hayretler içerisinde hani "erken gelecektin" dedi. Bense "ama çok eğlendim" dedim.
Geçenlerde birine "İnsan bu konuda tanıştığı kimseyi pek kafasından atamıyor" gibi bir cümle kurmuştum bu gerçekten doğruymuş:)))

Bu yazının üzerinden nerdeyse bir sene geçti. Yurtdışında ki arkadaşımız yeni tedaviye girdi. Gene toplandık , kimimiz ilk randevuye, kimimiz yumurta toplamaya, kimimiz ise transferine yetişebilmiştik. Ben ilk işlemine ve son işleme yetişebilmiştim. Ben Reiki verdim diğerleri olumlu olsun diye mor renkte giyindiler. Herkes bu bebeği çook istiyor ve hayaller kuruyor. İnsallah bu sefer olacak, inanıyorum, umut ediyorum.

Bıraktığımız yerden arkadaşlığımız daha da güçlenmiş şekilde devam ediyordu ve bizler her ne kadar sık görüşemezsekte hala bir aradaydık:))


1 Mart 2010 Pazartesi

İşte bir başarı hikayesi daha...

Orhan beyle tesadüf eseri tanışmıştık, anlattıkları bana umut olmuştu umarım okuyanlara da olur. İşte Orhan beyin hikayesi;
O günde bahsettigim gibi, bizim Ciderle tanismamiz 2006 sonlarinda filan oldu. Akranimiz olan bircok cifte benzer sekilde, sanki her istenince cocuk olabilirmis gibi sacma bir özgüven (yada bilgisizlikle) bir iki yil hic düsünmedik cocuk konusunu . Sonra esimin doktorasini tamamlamasi icin erteledik. Ondan sonra yurtdisinda is imkani cikinca bu firsati degerlendirelim diye bekledik. 2005 yilinda birde baktik ki yillar gecmis. Bebek sahibi olmaya karar verip bir yila yakin bir süre sonra hic bir belirti olmayinca doktora gittik. Biz dogrudan, cocuk sahibi olamayan ciftlerin basvurdugu, almancasi Kinderwunschzentrum olan ve Cocuk Istegi Merkezi anlamina gelen bir klinige gittik. Daha ilk hormon testlerinden sonra doktorumuz esimde menopoz belirtisi tespit etti. Esimin annesinde de erken menopoz oldugu icin bu olasilik bilimsel olarak vardi ama biz hic düsünmemistik bunu. Iki hafta arayla yapilan hormon testlerinde o kadar hizli düsüs oldu ki tam bir erken menopoz örnegiydi. Hemen tedaviye basladik. Ilk tedavide onca igneye ilaca ragmen yumurta hücreleri gerekli büyüklüge ulasmadi. Bu sirada esim formaldehit vs... kimyasallarla calismasi gerektigi icin isine devam etmek istemedi ve istifa etti. 2006 yilinin sonu ve 2007 yilinda devam eden diger iki IVF denemesinde ise olgunlasan yumurtalarin icinde hücre cikmadigi icin maalesef asilama safhasina bile gelemedik. Ücüncü IVF denemesinden sonra doktorumuz bize, evlat edinme ve yumurta donör yontemlerinden bahsetti. Bunlarda belli bir sürec gerektirdigi icin simdiden düsünmeye baslamanizda yarar var dedi. Almanyada donasyon yasal degil, bu durumdaki kisileri Ispanyaya yönlendiriyorlar cogunlukla...

Sizinde yasayip bildiginiz gibi bu sürec, sürekli dogru yanlis bircok kaynakta bilgi edinmeye calismakla gecen yipratici bir sürec. Bunlar devam ederken esim alternatif tip (bazen ayni zamanda doktor olan, bu konuda uzmanlasmis kisilerin hazirladigi bitkisel ilaclar) , ve ayak refleks bölgeleri (foot reflexology massage) denen bir masaj yöntemi denedi. Ilk denemede bu ayak masajinin kendisini cok rahatlattigini görünce devam etti. 2007 Agustos ayinda Türkiyeye izine geldik. Ankarada bir tüp bebek merkezine gittik. Buradaki testlerde benim sperm sayi ve kalitesini Almanyadaki testlerin cok altinda tespit ettiler. Ayrica esimde miyom gözlendigini belirttiler. Sonucta bize 3, 4 gün icerisinde baslayabilecegimiz yeni bir IVF takvimi cikardilar. Disari cikip bir cay bahcesinde esimle ne yapacagimizi düsündük. Dedim ki "iznimizin bitmesine 2 hafta var, ya izni uzatip bu tedaviye baslayacagiz ve sonunda belki yine üzgün ve yorgun olarak Almanyaya dönecegiz, ya da kalan tatili basbasa dinlenerek gecirecegiz ve baska bir deneme icin daha sonra özel olarak gelecegiz." Ikincisinde karar kilip daha önce hic yapmadigimiz bir "hersey dahil" tatile ciktik. Sehri bile gezmeden aksama kadar, havuz, deniz, dag, orman ve yemek salonu arasinda dolandik. Almanyaya dönmeden 3 gün önce annemlerde otururken annemin dirsegi esimin gögsüne carpmis, esiminde cani yaninca annem (durumdan haberi yoktu kimsenin) "belki hamilesindir" deyip saglik ocagina gitme konusunda israr ediyor (esim icin ayri bir üzüntü tabii bu tür konusmalar, ne birsey söyleyebiliyorsunuz, ne gitmek istiyorsunuz, esim de neyse gönlü olsun demis, ücümüz yollandik bir dispansere. Ben beklentim olmadigi icin mutfak ihtiyacini almaya markete gittim. Bir süre sonra telefonum caldi, esim "babasi biz ciktik, neredesin, geliyormusun" dediginde ne tepki verecegimi bilemedim. Su anda 21 aylik bir kizimiz var, belki de o miyom bizim kizimizmis.

Benim cok daha uzatmadan söylemek istediklerim sunlar;
1. Insan daha deneyimli insanlar ne anlatirsa anlatsin, maalesef kendi bildigini okuyor. Belki herseyi kendisi yasamasi gerekiyor. Ama bana fikrimi soran olsa sunu derim: Eger bir gün cocuk sahibi olmak istiyorsaniz ertelemeyin. Cocuk ne kariyere engel, ne gezmeye tozmaya...Sartlar hic bir zaman mükemmel olmuyor, o sartlarin olusmasini beklemek baska riskler getirebiliyor.
2. Size "kesin olarak hersey bitti" dendiginde bile umut olabiliyor. Ve eger olacaksa, her kosulda oluyor. Bizim bebegimiz biz farketmeden anne rahmine tutunduktan sonra ucak yolculugu, bir kac bin kilometre araba yolculugu, sarsici aktiviteler (denizde muza binmek gibi), annesinin, nedeni anlasilamayan ve düsmeyen atesi nedeniyle novalgin igneler, serumlar, cesitli ilaclar gibi onu atmaya calisan bir sürü seye ragmen tutundu oraya sükürler olsun.
3. Dispanserde 8 haftalik oldugu görülen bir ceninin 10 gün önce tüp bebek merkezinde nasil gözden kactigini bilmiyorum, anlamiyorum. Ya tedaviye baslayalim deseydik?